Teşekkür Ederim Kelimesi Ne Zaman Kullanılır?
Teşekkür Etmek, Gerçekten Bir Zorunluluk Mu?
İzmir’in gürültülü caddelerinde yürürken, kulaklarımda neredeyse sürekli çalan telefonlar, sosyal medya bildirimleri, bir yerlerden gelen müzik sesleri arasında, bazen insanın içindeki dürtülerle ne kadar doğru bir şekilde yüzleştiğini sorgulamak zor oluyor. “Teşekkür ederim” kelimesi, bugünün dünyasında bazen bir sosyal zorunluluk haline gelmişken, bazen de dilimize pelesenk olmuş gereksiz bir söz gibi çıkıyor. Hadi, dürüst olalım: Teşekkür etmek zorunda mıyız? Gerçekten? Ve bu kelime ne zaman gerçek anlamını buluyor?
Çoğumuzun hayatında, “Teşekkür ederim” demek, sanki sosyal bir zorunluluk, bir nevi eğitimle öğrenilmiş bir davranış haline gelmiş. Yani, biri bize kapıyı açtığında, garsona servis ettiğinde, yolumuzdan geçerken kibarca birine yardım ettiğinde, otomatik bir şekilde bu kelime ağzımızdan dökülüyor. Ama gerçekten samimi mi bu teşekkürler? Yoksa sadece şekil mi?
Teşekkür Ederim Kelimesinin Güçlü Yönleri
Teşekkür etmek, insanlık için önemli bir toplumsal bağdır. Yani, biz sosyal varlıklarız ve birbirimize olan minnettarlığımızı ifade etmek, en basit düzeyde bile olsa, toplum olarak bizi birbirimize daha yakın kılar. Birinin bize yardım etmesi, bize bir şey vermesi ya da sadece iyi niyetle yaklaşması karşısında “Teşekkür ederim” demek, ona değer verdiğimizi ve onun katkılarını takdir ettiğimizi gösterir. Bu, güzel bir şey. Hatta günümüzün yozlaşmış dijital dünyasında bile, “Teşekkür ederim” demek hala, başkalarının değerini kabul ettiğimizi ve insan kalmamızı sağlar.
Ama işin bir de şu boyutu var: Bazı insanlar, teşekkür etmenin, onların yaptığı bir şeyin gerçek anlamda kıymetini kabul etmekten çok, bir alışkanlık hâline geldiğini fark etmiyor. Yani, bazen teşekkür etmek, sadece düzgün bir sosyal davranış kodu gibi oluyor. “Teşekkür ederim” diyoruz ama içimizde o minnettarlık yok. Çünkü bu kelime, bir tür “hoş geldiniz” veya “güle güle” gibi, ne kadar içten söylendiği sorgulanan bir otomatik cevap haline gelebiliyor.
Teşekkür Etmek ve Samimiyet Arasındaki İnce Çizgi
Gelin biraz daha derine inelim. “Teşekkür ederim” demek, gerçekten samimi olduğunda çok kıymetli bir şey. Ama ne zaman samimi olduğunu bilmek, işte o zaman işler karışıyor. Bazen, insanlar bizden bir şey istediklerinde, bizim de onlara bir şeyler vermemiz gerektiği düşünülüyor. Bir sosyal medya gönderisine yorum yapıldığı için, birinin fikrine katıldığınızda, belki de sadece “Teşekkür ederim” demek, minnettarlık göstermek gibi bir zorunluluk hâline gelebiliyor. Ama samimi olmasak da, sadece kimseyi kırmamak adına bu kelimeyi kullanıyoruz.
Şimdi soruyorum: Gerçekten içten bir şekilde teşekkür etmeli miyiz? Yoksa bazen birinin çabalarını, küçük iyiliklerini görmezden gelmeli ve sadece geçip gitmeli miyiz? İçtenlikten, doğruluktan bu kadar uzaklaşan bir dünyada, teşekkür etmenin anlamı ne kadar kalıyor? Belki de bu, insanın kimliğini nasıl şekillendirdiğiyle ilgili bir soru.
Teşekkür Ederim Kelimesinin Zayıf Yönleri
Bana kalırsa, “Teşekkür ederim” kelimesinin en zayıf noktası, çoğu zaman gerçek bir anlam taşımamış olması. Mesela, birine yardım etmek, kapıyı tutmak, herhangi bir iyilik yapmak o kadar sıradanlaştı ki, bu kelimenin anlamı da soluyor. Sosyal medya devrinde hepimiz birbirimize “Teşekkür ederim” diyoruz ama gerçekten birinin yaptığı şeyin kıymetini anlamadan… Bunu hep yapıyoruz. Ama işin gerçeği, bu kelime bazen bir iyilik için değil, sadece toplumun bir parçası olarak başkalarının gözünde kabul görebilmek için kullanılıyor.
Düşünsene, bir mağazada alışveriş yapıyorsun, kasiyer “İyi günler” diyor, sen de “Teşekkür ederim” diyorsun. Fakat ne için teşekkür ediyorsun? Hangi iyilik yapıldı? Yapılan şeyin sana ne kadar dokunduğunu gerçekten hissediyor musun? Belki de sadece formalite gereği… İşte bu noktada, teşekkür etmenin tam anlamıyla ne kadar anlamlı olduğu sorgulanıyor. Gerçekten içten mi, yoksa sadece bir alışkanlık mı?
Teşekkür Etmek Bir Lüks Mü Olmalı?
Ve en sonunda, şu soruyu soruyorum: “Teşekkür ederim” demek gerçekten bir lüks mü olmalı? Bu kadar sıradan ve otomatikleşmiş bir kelime, o kadar değersizleşti ki, her seferinde kelimeyi kullandığımda biraz içim sıkılıyor. Oysa hayatımızdaki her iyiliği, her küçük yardımı, biraz daha derin bir şekilde takdir etsek, belki teşekkür etmek daha anlamlı olabilirdi. Gerçek minnettarlık, teşekkür etmekten çok, başkalarına gerçekten değer verdiğimizi anlamaktan geçiyor.
Şimdi size soruyorum: Gerçekten teşekkür etmek için bir sebep aradığınızda, bulabiliyor musunuz? Yoksa bu kelime, sadece sosyal olarak kabul görmek ve başkalarına karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek için mi var? Gerçek teşekkürler, her zaman samimi mi olmalı?
Sonuç: Teşekkür Etmek ve Biz
Günümüzde “Teşekkür ederim” kelimesi, neredeyse otomatikleşmiş bir tepki gibi. Ancak belki de bu kelimeye yeniden bir anlam yüklemeliyiz. Her “Teşekkür ederim” gerçekten bir minnettarlık içermeli mi, yoksa bazen sadece aramızdaki sosyal duvarları yıkmaya mı çalışıyoruz? Bu soruya herkesin kendi cevabını bulması gerekiyor, ama ben size şunu söyleyebilirim: Gerçek teşekkürler, içten ve anlamlı olduğunda değerlidir. Ve belki de bu yüzden, her teşekkür ettiğimizde gerçekten ne için teşekkür ettiğimizi hatırlamalıyız.